10 Aralık 2011
Ve Hayat Yine Devam Ediyor
9 Aralık 2011
UMKE ile Röportaj
Çadırdan Çıkan Hayaller
8 Aralık 2011
Çadır İhtiyaçları
Çadırkentte Günlük Hayat
Yemek Dağıtıcıları
Van-Erciş Depremi sonrasında Ercişli çocuk ve gençler tarafından oluşturulan Erciş'in Genç Sesi Haber Bloğu
10 Aralık 2011 Cumartesi
9 Aralık 2011 Cuma
Türk Eğitim Gönüllüleri Ateşböceği Grubu ile Röportaj
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı, ilköğretim çağındaki arkadaşlarımıza
eğitim olanakları sunan bir kurum. Gönüllülerle birlikte yürütülen eğitim
çalışmaları Türkiye’nin birçok yerine ulaşıyor. TEGV’in 20 Ateşböceği birimi
var ve bunların 5’i Van’da. Bu birimler, eğitimin kesintiye uğramaması için
çalışıyor, ayrıca kendini ifade edebilme, özgüven, yaratıcılık gibi
becerilerimizi geliştiriyor.
Ateşböceği Eğitim Sorumlusu Savaş Ekşili ile röportaj:
Kaan: Burada, çadırkentte
ne yapıyorsunuz?
Savaş: Ben Eğitim
Gönüllüleri Vakfı’nın Ateş Böceği Gezici Öğrenim Birimi sorumlusuyum. Ateş
Böcekleri, 1999 yılında Marmara Depremi’nde ortaya çıktı. Deprem bölgesindeki
çocuklara destek olmak için, onların eğitiminin aksamaması için vakfımız deprem
bölgesine ‘Umut 2000’ adlı iki tane otobüs yolladı. Daha
sonra bu otobüsler tıra çevrilerek günümüze kadar faaliyete devam etti. Şuan 20
tane Ateş Böceğimiz var Türkiye genelinde.
Kaan: Ateş
Böcekleri ne yapar? Bizim eğitim departmanımız tarafından hazırlanan kendimize
özgü eğitim programımız var. Çocuklara okul dışı saatlerinde etkinlikler
düzenliyoruz. Şu an deprem bölgesine özgü etkinlikler düzenlendi, biz de onları
uygulamaya çalışıyoruz. Ateş Böceği; bilgisayar odası, etkinlik odası ve yaşam
yeri olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Bilgisayar bölümünde çocuklara ‘bilgi
benim işim’ etkinliği ile bilgisayar okuryazarlığını öğretiyoruz. Etkinlik
odasında da ‘eğlen öğren hijen’, çocuk hakları, ‘kendime yolculuk’, ‘kariyer yolculuğuma başlıyorum’, ‘yurttaşız katılımcıyız bireyiz’, drama
etkinlikleri, kutu oyunları gibi aktivitelerimiz
var.
Kaan: Çadır kentte çalışmaya ne zaman başladınız?
Savaş: Erciş’e bir ay önce geldik. Bir aydır
etkinlikler düzenliyoruz. Buranın dışında Erciş otogarında bir tane, Van merkezde
iki tane ve Van Çatak ilçesinde bir tane Ateş Böceğimiz daha bulunuyor.
Kaan: Peki kimler
ile çalışıyorsunuz?
Savaş: Biz
ilköğretim çağı çocukları ile etkinlikler yapıyoruz. Gönüllü abla ve abilerimiz
bulunmakta, onların desteği ile burada çocukların geleceğine katkı sağlıyoruz.
Kaan:
Çalışmalarınız ne kadar sürecek?
Savaş: Şuanda belli değil ama mümkün olduğu kadar
uzun süreli kalmayı düşünüyoruz.
Kaan: Bize genel olarak
bir gün içerisinde neler yaptığınızı anlatabilir misiniz?
Savaş: Şu anda üç ayrı grup ile etkinlikler
düzenliyoruz. Sabah 1, 2 ve 3. sınıflar, saat 1’de 4 ve 5. sınıflar ve saat 3’te
6, 7 ve 8. sınıflar buraya geliyor. İlk geldiklerinde ‘hoş geldin’ saatimiz
var. Bu etkinlikte çocuklara biraz Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nı ve Ateş Böceği’ni
tanıtıp kuralları anlatıyoruz. Sonra ‘eğlen öğren hijen’, trafik, sağlık ve öz
bakım, çocuk hakları, ‘kendime yolculuk’, ‘kariyer yolculuğu’, ‘yurttaşız
katılımcıyız’ gibi etkinliklerimizi çocuklarla eğlenceli bir şekilde gerçekleştiriyoruz.
Etkinliklerimizi çocukların merkezde olduğu oyunlar ile destekleyerek yapıyoruz.
Kaan:
Teşekkürler…
Katılımcılar ile röportaj:
1. Katılımcı
Kaan: Merhaba, kaç yaşındasınız?
Rümeysa: 11
yaşındayım.
Kaan:
Çalışmalarda neler yapıyorsunuz?
Rümeysa: Bilgisayara internet yüklendi ve oyunlar açıyoruz.
Çocuklar oynuyorlar. Taş oyunu ve tavşan oyunu var.
Kaan: Çalışmalarda ne gibi görevler alıyorsunuz?
Rümeysa:
Çocukların açamadığı şeyleri açıyoruz bilgisayarda. Benim gibi yardımcı olan
daha çok kişi var burada. Çocuklar galoşları giyemediğinde onları giydiriyoruz.
Nereye oturacaklarını, nasıl davranacaklarını, kuralları anlatıyoruz böylece
buraya uyuyorlar. Her şey sevgiyle başlar. Kavga yok, yere çöp atma yok, dövüş
yok.
Kaan:
Çalışmalardan memnun musunuz?
Rümeysa: Evet.
Kaan: Size bu
çalışmalar neler katıyor?
Rümeysa: Eğlence,
sevgi, saygı katıyor.
2. Katılımcı
Kaan: Merhaba kaç
yaşındasınız?
Yunus Emre: 12
yaşındayım.
Kaan:
Çalışmalarda neler yapıyorsunuz?
Yunus Emre: Hijen
eğitimi alıyoruz, kitap okuyoruz, bilgisayarda eğitici oyunlar oynuyoruz.
Kaan:
Çalışmalarda ne gibi görevler alıyorsunuz?
Yunus Emre: Görev
almıyorum.
Kaan: Çalışmalardan memnun musunuz?
Yunus Emre:
Memnunum.
Kaan: Size bu
çalışmalar neler katıyor?
Yunus Emre:
Çalışmalar güzel, eğleniyoruz.
Kaan:
Teşekkürler.
Röportaj: Kaan Demircioğlu (12)
Fotoğraf: Melis Kalkan (13)
Kamera: Bilgin Ceylan (14)
8 Aralık 2011 Perşembe
5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü
TEGV vakıf merkezinden gönderilen afişler tüm çadır kentin
her yerine asıldı. Kızılay yetkilisi Meriç Hanım ve TEGV gönüllümüz Elif
Şebibuçin tarafından Ateşböceği’nde gönüllüler günü pastası yapıldı. Çadır
kentte bulunan Kızılay Derneği Türk Psikologlar Derneği, Gündem Çocuk Derneği,
Gençlik ve Spor Bakanlığı gönüllüleri, Sosyal Hizmetler, Ulusal Medikal
Kurtarma ekibi, Türk PDR derneği gönüllülerinin katılımıyla 5 Aralık Dünya
Gönüllüler Günü kutlandı. TEGV, Ateşböceği gezici birim sorumlusu Savaş
Ekşili’nin açılış konuşmasıyla ve TEGV merkezinden gönderilen gönüllüler günü
metninin okunmasıyla gönülllüler günü kutlanmıştır. Saz, tulum, gitar eşliğinde
müzik dinletisi ve ikramlarla çok güzel bir sohbet ortamıyla devam etti. 30’dan
fazla gönüllünün katıldığı kutlama TEGV Ateşböceği’nden verilen kitap ayracı
hediyesiyle sona erdi.
Yusuf Mert Şebibuçin(14)
7 Aralık 2011 Çarşamba
YENİ HABERLERİMİZİ İZLEDİNİZ Mİ?
Çadırda Yangın Tehlikesi
Depremzede Hayvanlar
http://www.youtube.com/watch?v=mm_CmkepBYU&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=mm_CmkepBYU&feature=related
Çadırkent'in Güzel Gözleri
http://www.youtube.com/watch?v=sEg_BVqEwlI&feature=share
http://www.youtube.com/watch?v=sEg_BVqEwlI&feature=share
Çadırkentte Birgün Nasıl geçiyor?
Birlikte Olmak Mutluluktur..
İçme Suyu Sorunu
http://www.youtube.com/watch?v=JL3GqbKfQMw&feature=share
http://www.youtube.com/watch?v=JL3GqbKfQMw&feature=share
3 Aralık 2011 Cumartesi
Cansız Canlı Yayın: Spor Salonu Haber
Dün çocukların spor salonu hevesi yüzünden bizde çocuklara spor salonu açtık. Biz bu Erciş’in Genç Sesi olarak spor salonu için cansız canlı yayın yaptık. Hala da üzerinde çalışıyoruz. Ben ve Yusuf Mert bu haberi yapmak istedik ve yaptık. Haber çok başarılı geçti.
Kenan Çifçi (11 yaşında)
2 Aralık 2011 Cuma
TAKLACI
Sporu çok severim. Sporda taklalar atmak isterim. Karate kursuna gitmek isterim. Çadırkentte taklalar yapabilirim. Spor yapmak istiyorum.
Yasin Akbulut, 9 yaşında
Çocuklar okula gitmek istiyor!
(Fotoğraflar çekilirken izin alınmıştır.)
Bugün 6 kişiyle konuştum ve hepsi okulu
çok seviyor ve okula gitmek
istiyor. Büyüklere SBS sınavına hazırlık var ama küçüklere ders yok. Ben de okulların açılmasını istiyorum.
1 Aralık 2011 Perşembe
Sokaktaki Köpek
Etkinlik çadırının arkasındaki köpeği görünce çok şaşırdım
ve onun üşüdüğünü gördüm. Arkadaşlarımı çağırdım ve onu gösterdim.
Sonra
köpeğin üşümemesi için arkadaşlarımızla kulübe yapmaya karar verdik.
Öğretmenlerimize danıştık ve malzemelerimizi getirdik ve kulübeyi yapmaya
başladık.
Bitirdik ve köpeği kulübenin içerisine koyduk. İçeriye köpeği koyunca
çok mutlu oldum. Bu çalışma çok keyifliydi ve bu köpek artık üşümeyecek.
Merve Ari (10 yaşında)
Yangın Tatbikatı Yapıldı
Bugün günlerden perşembe: bugün çadırlar için yangın ve
tüp tatbikatı yapıldı. Çadırda çıkan yangınlara karşı broşür dağıtıldı ve tüp
yanarken tüpü battanyeyle ve yangın söndürme tüpü ile söndürdüler. Herkes bilgi
sahibi oldu ve çadırlara yangın söndürme tüpü dağıttılar. On çadırdan bir tane
çadıra verildi.
Yusuf Mert Şebibuçin (13 yaşında)
Fırat çiftçi (13 yaşında)
30 Kasım 2011 Çarşamba
"Yani Bazı Şeyler Başka Şeylere Yol Açıyor!"
1999’dan bu yana yapılan evlerde malzeme eksikliği ve iyi
olmayan malzemelerden yapılan bu binalar can kaybına uğrattı ve böylelikle
nelerin olabileceğini gördük.
Bu enkazlar bir çok kişinin canını yaktı. Yıkılan binalarda
çelik kapılar aniden kilitlenince bazıları da kapı önünde can verdiler.
Örnek; deprem sırasında gazete okuyan kişi depremi
hissedince kapıya doğru kaçmış, kapıların kilitli ve açılmadığını görünce
kendini 3. kattan atmış.
Yani bazı şeyler başka şeylere yol açıyor. Bunun nedeni de
malzeme eksikliği ve aniden olan şeyler.
Berhudar Arı (14 yaşında)
Kadınların Tuvaleti Temiz Tutması
Benim tuvalet için yazdığım yazı kadınları çok uyardı ve
kadınlar artık lavaboları çok temiz tutuyorlar. Ben bugün tuvaletleri görmeye
gittim ve yerde hiçbir çöp ve bez yoktu ben de gördüklerime inanmadım. Çünkü
eskiden tuvaletler çok pisti ama şimdi harika bir halde. Hiçbir çöp bile yok.
Kadınların tuvaletleri temiz tuttuğuna teşekkür ederiz.
Temiz insan her yerde temizdir.
28 Kasım 2011 Pazartesi
Yeni Doğan Bebeklere Bulgur Pilavı
ERCİŞ Yeni Şehir çadır kentte yeni doğan bebeklere bulgur pilavı veriliyor
Çadır kentteki
bebekler yetersiz bakım görüyor 2
bebek yetersiz bakımdan hayatını kaybetti.
Kızılay müdürlüğü
bebeklere karşı harekete geçmiyor . 6 aylık bebeklere sulu yemek, bulgur
pilavı veriliyor. Yeni doğan bebeklere
karşı devleti sorumluluğunu yerine
getirmeye davet ediyoruz.
Fırat Çifci
26 Kasım 2011 Cumartesi
ANTALYA'DAN SESİMİZE "SES" GELDİ!
Antalya Koleji Öğrencileri Dünya Çocuk Hakları Günü'nde Erciş'in Genç Sesi'ne ses verdi....
http://www.youtube.com/watch?v=ngDkfEujQOE&feature=share
24 Kasım 2011 Perşembe
...
BENİM ÖĞRETMENİM
Berhudar Ari
Ben Berhudar, sekizinci sınıftayım ama dördüncü sınıftaki bir anımı anlatacağım. Dördüncü sınıftayken beni bir heyecan sarıyordu. Çünkü yeni dersler, yeni arkadaşlar, yeni öğretmenler ve yeni bir hayattı sanki. Dersimiz fen bilgisiydi. Teneffüs zili çaldı, ilk oyunumuzu oynarken koşumuzun oğlu beni itekledi, okulun bahçesinden okulun kapısına kadar sürüklendim. Başım ve bacaklarımda ağrılar hissettim. Başım yanıyordu ve bacaklarım da soyulmuştu. Beni kollarına alan birini gördüm, benim öğretmenimdi, beni öğretmenler odasına götürdü, bacaklarımı ve başımı yara bandı ile sargı beziyle sardı. Bu ilgiyi ondan görünce ona olan saygım daha da çoğaldı.
Bugün öğretmenler gününü yürekten kutlar ve ellerinden öperim. Öğretmenimin adı M. Sıddık Dağ
Berhudar Ari
Ben Berhudar, sekizinci sınıftayım ama dördüncü sınıftaki bir anımı anlatacağım. Dördüncü sınıftayken beni bir heyecan sarıyordu. Çünkü yeni dersler, yeni arkadaşlar, yeni öğretmenler ve yeni bir hayattı sanki. Dersimiz fen bilgisiydi. Teneffüs zili çaldı, ilk oyunumuzu oynarken koşumuzun oğlu beni itekledi, okulun bahçesinden okulun kapısına kadar sürüklendim. Başım ve bacaklarımda ağrılar hissettim. Başım yanıyordu ve bacaklarım da soyulmuştu. Beni kollarına alan birini gördüm, benim öğretmenimdi, beni öğretmenler odasına götürdü, bacaklarımı ve başımı yara bandı ile sargı beziyle sardı. Bu ilgiyi ondan görünce ona olan saygım daha da çoğaldı.
Bugün öğretmenler gününü yürekten kutlar ve ellerinden öperim. Öğretmenimin adı M. Sıddık Dağ
Benim Bir Öğretmenim Var
ONU GÖRÜNCE HEYECANLANIYORUM
Taha’nın Anısı:
BİLİYOR MUSUNUZ?
Berhudar Ari
KAYBETTİM
Emir’in anısı:
Miraç’ın anısı:
Sevilay Karaman
Onu görünce
heyecanlanıyorum.
Onun gibi
olabilir miyim sence?
Kalbim pır
pır atıyor
Kendimi onun
gibi düşündükçe
Onu görünce heyecanlanıyorum.
Onu görünce
kendimi bir başka hayal ediyorum.
Çünkü onu
görünce
Onu görünce
heyecanlanıyor
Karar verdim onun
gibi olmak istiyorum.
Ve tüm
dünyadaki öğretmenlerin gününü sevgiyle saygıyla kutluyorum.
Taha’nın Anısı:
Bir gün sonbahar günüydü. Öğretmenim derse başlamıştı. Ben
ise beş dakika geciktim. Dersimiz matematikti. Arkadaşlarım benden matematikten
birkaç konu öndeydi. Ertesi gün sınıfa hiç kimse gelmemişti. Bir tek ben ve
öğretmenimdik. Öğretmenim arkadaşların nerede diye sorar sormaz arkadaşlarım
içeri girdi. Derse başlamıştık. Yine dersimiz matematikti, arkadaşlarım
matematikte benden gerideydi. Ben de konuda haklı olan kazanır dedim.
BİLİYOR MUSUNUZ?
Berhudar Ari
Sizler
biliyor musunuz?
Kaç kişinin
öldüğünü, kaç kişinin evsiz kaldığını.
Sizler
biliyor musunuz?
Bu
topraklarda neler olduğunu.
Sizler
bilmezsiniz…
Sizler her
şeyin parayla olduğunu düşünenlerdensiniz. Halbuki yüreğin yanında para geçmez.
Sevginin değeri parayla ölçülmez. Sizler için her şey kolay…
Sizler
dediğim biliyor musunuz kimler?
Açgözlü
insanlar, duanın yerini parayı sayanlar ve ayrıca körlersiniz sizler her şeyi
es geçenlerdensiniz.
Sizler bunu
da bilmiyordunuz.
Ayşenur
Kaybettim, yıllardır duygularımı, kalemimi, üzüntümü,
sevincimi, kederimi paylaştığım ve canımdan bile çok sevdiğim sıra arkadaşımı
kaybettim.
Kaybettim…
Yıllardır duygu ve düşüncelerimi, bir öğretmen olarak değil
de bir arkadaş olarak dile getirdiğim sınıf öğretmenimi kaybettim.
Kaybettim, kaybettim…
Kaybettim ben sevdiklerimi kaybettim.
Kaybettim yıllardır emek vererek, çaba göstererek çalıştığım
her gün düzenli olarak gidip geldiğim okulumu kaybettim.
Yusuf Bilen'in anısı:
Bir gün öğretmenim hastalanmıştı. Biz de arkadaşlarımızla
öğretmenimizin evine gittik. Öğretmenimiz bize şeker ısmarladı. Sonra ben çok
sevindim, sonra öğretmenimin elini öptüm. Tabii öğretmenim de sevindi bizim
geçmiş olsuna geldiğimize. Sonra biz eve gidince öğretmenimin kızı ağladı tabi
çünkü o bizi çok severdi. Tabii ben de onu severdim. Sonra öğretmenimin kızını
öptüm, eve gittim çok yorgun olduğum için yattım.
Emir’in anısı:
Bir gün öğetmenimle pikniğe gittik. Hocamız yüzmemize izin
vermiyordu sonra ısrar ettik yine izin vermedi. Hocamızdan gizli yüzmeye
gidiyorduk arkadaşlarla o anda hoca da peşimizden geliyormuş. Tam yüzecektik ki
hoca bir yakaladı, beş dakika içerisinde üstünüzü giyinmezseniz sizi elbiseyle
denize atarım sonra sizi eve gönderirim dedi. Kıyafetlerimizi giydik, eve
gittik. Bunu unutamam.
Bedirhan’ın anısı:
Türkçe dersindeyken arkadaşımla konuştum, zannettim ki
öğretmen bizi görmüyor. Bir de baktım ki öğretmen arkamızda ikimizi tahtaya
kaldırdı. Çok korkmuştum, arkadaşımla birlikte öğretmene yalvardık. Arkadaşıma
sıra gelince hocam demir cetvelle dövdü. Sıra bana geldi, ben çok korktum ama
Türkçe dersim başarılı olduğu için beni dövmedi.
Miraç’ın anısı:
Ben önceden arkadaşlarımla oynarken öğretmenler günüydü. Ben
ona bir uçak aldım ve o da çok sevindi ve çok mutlu geçti. Ben başka bir hediye
alamadığım için çok üzüldüm ama yine de çok mutlu olduk.
Esra Yaman’ın anısı:
Depremden tam bir hafta önce öğretmenim bize matematik ödevi vermişti. Ben bu ödevi yapmayı unutmuştum, öğretmenim bana Esra ben bu ödevi yapmayanın bir dönem matematiği bir olacak demiştim ama sen yine ödevini yapmamışsın. Ben ağladım, öğretmenim ağlama sen çalışkan bir kızsın bu yüzden sadece sana bir şans tanıyacağım bir gün içinde yapmazsan matematiğin bir olacak ben de eve gider gitmez ödevimi yaptım.
Depremden tam bir hafta önce öğretmenim bize matematik ödevi vermişti. Ben bu ödevi yapmayı unutmuştum, öğretmenim bana Esra ben bu ödevi yapmayanın bir dönem matematiği bir olacak demiştim ama sen yine ödevini yapmamışsın. Ben ağladım, öğretmenim ağlama sen çalışkan bir kızsın bu yüzden sadece sana bir şans tanıyacağım bir gün içinde yapmazsan matematiğin bir olacak ben de eve gider gitmez ödevimi yaptım.
Yusuf Mert'in anısı:
Ben bir gün arkadaşlarımla dövüştüm ve arkadaşımla ben
disipline gittik. Bu arada benden büyük çocuklar da disipline gitmişti ve orada
onları döven müdür yardımcısı bizi gördü ve sinirlendi. Siz ne yaptınız dedi.
Biz de dedik ki dövüştük dedik. O da bize kızdı ve bir daha yapmamamızı
söyledi.
Nazlıcan'ın anısı:
Nazlıcan'ın anısı:
Ben bir gün okuldaydım. Üçüncü ders matematik dersiydi, hoca
problem sorusu sordu. Soru şöyle X+ ¾ x5=82 öyle bir soru
sordu. Ben de o soruyu bilemedim. Hoca gelip etrafımda dolaşıyordu. Yani
sınıfın içinde dolaşıyordu. Sonra geldi bana söyledi: Nazlıcan sen niye soruyu
çözmüyorsun dedi. Ben de hocam bilmiyorum bu soruyu dedim. O da bana söyledi;
dur sana yardım edeyim dedi. O da bana yardım etti. İkimiz sorumu çözdük. İşte
benim anım.
Sude’nin anısı:
Bir gün sınıf arkadaşlarımız ve öğretmenimizle birlikte bir
çöp toplama kampanyası başlatmıştık. Bu kampanyada ben ve kimi arkadaşlarım
pankart hazırlamıştık. Ben ve arkadaşlarım pankart hazırladığımız için çöp
toplayamamıştık. Bütün her tarafın çöpünü toplamışlardı. Arkadaşlarımla ben ve
pankart hazırlayan arkadaşlarım okulun bahçesini toplamıştık ama ben gene
toplamamıştım. Öğretmenim ah Sude ah dedi.
İsa'nın anısı:
Gündem Çocuk ekibinden Melda abla ile çok iyi anlaşıyordum. O giderken biraz ağladım. Melda abla bana bir kalem bıraktı. Dedi ben gelene kadar bunu sakla kalemin adı da "Hacı" dedi. Ben şimdi onu saklıyorum. Bunu hiç unutmadım.
Emirhan'ın anısı:
Ben birinci sınıfa giderken öğretmenimin tayini çıktı ve giderken bana bir kalem hediye etti.Ben çok mutlu oldum ve hala kalemi saklıyorum. Bu kalem benim en büyük hatıram, ne zaman okula giderim kalem hep benim yanımdadır.
İsa'nın anısı:
Gündem Çocuk ekibinden Melda abla ile çok iyi anlaşıyordum. O giderken biraz ağladım. Melda abla bana bir kalem bıraktı. Dedi ben gelene kadar bunu sakla kalemin adı da "Hacı" dedi. Ben şimdi onu saklıyorum. Bunu hiç unutmadım.
Emirhan'ın anısı:
Ben birinci sınıfa giderken öğretmenimin tayini çıktı ve giderken bana bir kalem hediye etti.Ben çok mutlu oldum ve hala kalemi saklıyorum. Bu kalem benim en büyük hatıram, ne zaman okula giderim kalem hep benim yanımdadır.
23 Kasım 2011 Çarşamba
Herkesin Bir Hikayesi Var
Röportaj: Sevilay Karaman
Duygu Cantekin:
Buraya gönüllü geldim. Ben iki yıl okudum. Uzman olmak için hem
klinik hem de doktoraya başladım. Şimdi tez yazıyorum. Böyle afetlerde, savaş
sonrası alanlarda çalışmak için gönüllü gidiyorum. Aynı zamanda mültecilerle
çalışıyorum. Yardıma muhtaç olan insanlara yardım etmeyi seviyorum. Deprem,
doğal afet, onun getirdiği koşullar çok zor. Bu insanlar da yediden yetmişe
mücadele veriyor. Benim amacım da bu mücadelede biraz olsun destek vermek. Bazen
yardım edebildiğimi görünce çok mutlu oluyorum ama bazen de sadece benim
yardımımın yetmediğini ve başka koşulların baskın geldiğini görünce çok
üzülüyorum. Yine de en büyük duygum ne olursa olsun insanların yanında olup
onların acılarını hafifletmek, yaralarını biraz olsun sarmak, insanları mutlu
etmek beni de mutlu ediyor. Buradaki çocuklarla çalışıyorum, ergenlerle,
gençlerle, yetişkinlerle herkese yardım ediyorum. Asıl uzmanlık alanım
yetişkinler ıolmasına rağmen, bu tür koşullarda herkesle çalışıyorum.
Röportaj: Taha
Ben Selin. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyim. 1999
Yalova depremini yaşadım. 7,4 şiddetinde olmuştu. Orada çok şiddetli olmuş.
Röportaj: Esra
Polis Memuru:
Benim küçüklükte beri formalı mesleklere bayağı bir ilgim
vardı. Dedim ki neden olmasın. Süreçleri geçirdim ve bu doğal afet oldu. Geldim
ve benim hanımın hamile olmasına rağmen yine geldim. Ben buraya gönüllü olarak
geldim. Depremde burada değildim, çok üzüldüm; çocuklar adına üzüldüm. Mevsimin
kış olması beni ayrıca üzdü.
İşimin dışındaki zamanlarda sinemaya giderim, bol bol
oynarım. Uyurum, pek evden dışarıya çıkmam. Teknolojiye karşıyım; dokunarak
karşı karşıya daha iyi bence.
Ropörtaj: Nazlıcan
Ben Şevval Karaman, dördüncü sınıfa gidiyorum. Çadırım fazla sıcak olmuyor. Yardımda;
bez, mama, jel, ıslak mendil, gıda, battaniye gibi şeyler yardım olarak
geliyor. Okulumda masamda ders çalışmak, evimde televizyon izlemek isterdim.
Çadırda kalmak çok zor. Kamyondan gelen yardımları alamıyorlar. Akşamları çok
üşüyoruz. Hayatımız burada çok kötü geçiyor. Sabahları hayatımız iyi ama
akşamları soğuk olduğu için hayatımız iyi geçmiyor. Burada banyo olmadığı için
yatağa girince kendimi çok kötü hissediyorum. Babam şoför, deprem olduğu için
başka bir şehirde çalışmayı düşünüyor. Yatak döşeklerinde iki kişi sığınarak
yatıyorlar; işte bu kızın hikayesi bu.
Ropörtaj: İsa
Çağlar Güneş; beşinci sınıf öğrencisi.. Çadırımız çok sıcak değil. Yardım
geliyor. Yardımlar; meyve suyu, gıda, jel, ayakkabı. Başka bir şey yardımda pek
gelmiyor. Okulumda olmak isterdim, sıcacık yuvamda oturup televizyon izlemek
isterdim. Güneşli havada arkadaşlarımla birlikte oyun oynamak isterdim.
Röportaj: Yağmur
Adım Malik Yağar. Otuzbir yaşındayım, evliyim, dört tane çocuğum var. İşimden
memnunum, doktorum. Haftasonu çocuklarla vakit geçiriyorum. Çocuklarımla
olmaktan çok hoşlanırım. Karım Melike de ev hanımıdır.
22 Kasım 2011 Salı
Röportaj: Taha, Esra ve Bedirhan
Evleri yıkılmış, oturulamayacak hale gelmiş. Ablanın bacağı
kırılmış. Kocasının bir yanı özürlü, bacağı ortasından kırık, erkek çocuğu iki
ayağından özürlü, kızı kalçasından özürlü. Kocası işe gidemeyeceği için çay,
şeker gibi çok fazla ihtiyaçları var ve karşılanamıyor. En büyük oğlunun da
ayağında pilatin var, askere gidince geri dönüşü olmazmış diyor kadın. Eğer kadının
en büyük oğlu askere giderse onu çok özleyeceğini söylüyor. Kadın çok üzgün…
Yusuf Mert’in İhtiyaç Sorunu Başlıklı Haberi
Vatandaş diyor ki; Kızılaycılar çadırlarımıza geliyorlar,
ihtiyaçlarımızı soruyorlar ama getirmiyorlar. Birkaç aile bir çadırda
kalıyoruz. Çadır ihtiyacımız var, temizlik ihtiyacımız var.
Uğur'un Çadır Sorunu Başlıklı Haberi
Çadıra ihtiyacımız var diyorlar. Konteynıra ihtiyacımız var
diyorlar. Evlerinin hasar gördüğünü ve çok üşüdüklerini söylüyorlar.
Röportaj: Yağmur,
Nazlıcan ve Songül; 21 Kasım Pazartesi Gecesi Çıkan Kavga
Soru: Dün
akşam neden kavga ettiler?
Cevap:
Tüpten dolayı
Soru: Dün
akşam kimle kavga ettiler?
Cevap:
Polislerle kavga ettim.
Soru: Kavga nerede
başladı?
Cevap: Kavga
Kızılay’ın önünde başladı.
Soru: Dün
akşam kavga olunca orada mıydınız?
Cevap: Evet
oradaydım, ben kavga ettim.
Soru: Kavga
olunca kendinizi hangi hisle hissettiniz?
Cevap:
Psikolojik durumum bozuldu.
Soru: Dün
akşam saat kaçta kavga oldu?
Cevap: Akşam
saat 5’te kavga başladı.
Röportaj: Yağmur,
Nazlıcan ve Songül; Bulaşık Yıkayan Kadınlar
(1)
Soru:
Bulaşık yıkarken kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Cevap:
Nasıl? Çok kötü. Evdeki gibi olmuyor.
Soru:
Soğuktan dolayı ailenizin arasında hastalanan kişi var mı?
Cevap: Tabii
grip olduk hepimiz. Boğaz ağrılandı, öksürük tabii olmaz mı. Daha da kötü
hissediyorum kendimi kapları yıkarken. Evde tezgahta yapıyorduk, bol suda
yıkıyorduk. Şimdi idare ediyoruz.
Soru: Evinizde
sıcak su var mıydı? Sıcak suyla yıkıyordunuz değil mi?
Cevap: Soğuk suya yıkardık ama sıcak su da vardı.
(2)
Cevap:
Dışarıda yıkıyoruz, üşüyoruz.
Soru:
Soğuktan dolayı ailenizin arasında hastalanan kişi var mı?
Cevap: Var,
hastadır, suçiçeği çıkardı.
Soru:
Çadırınızdan memnun musunuz?
Cevap: Valla
bakanlar geliyor, onlar da konuşuyor, gelip çadır çadır dolaşıyor. Herkese ayrı
ayrı yardım ediyorlar ama hiç kimse bize yardım etmiyor. Ama buradaki herkes
birdir. Herkese ayrım yapıyor. Mesela akrabası var, bir şeyleri var, birisi
gelse dışarıdan onu da çekip içeriye götürüyorlar, para yardımı yapıyorlar,
başka yardımlar yapıyorlar.
Soru:
Çadırınızın içinde soba var mı?
Cevap: Var
Soru:
Geceleri çadırınız sıcak oluyor mu?
Cevap: Sıcak
21 Kasım 2011 Pazartesi
KISA KISA KISA...
10-
(Yemekhane Görevlisi)
Soru: En çok hangi yemek yeniyor?
Cevap: Kuru fasulye, kavurma, pilav
Soru: Yemek pişirmek için sıkıntı var mı?
Cevap: Yok
Soru: Yemeğe koyduğunuz malzemeler nereden geliyor?
Cevap: Kızılay, yardımsever arkadaş, vatandaş ve özel
kuruluşlar
(Çamaşırhane Görevlisi)
Soru: Neden bu hizmeti yapmak için geldiniz?
Cevap: Gönüllü olarak geldik. Buradaki vatandaşa yardım
etmek için geldik.
Soru: Burada omaktan, bu halka yardım etmekten memnun
musunuz?
Cevap: Gayet memnunuz.
Soru: Buradaki depremzede insanlar verdiğiniz hizmeti nasıl
karşılıyorlar?
Cevap: çok iyi karşılanıyor, çok memnunlar. Vatandaş daha
anlayışlı olabilir.
Soru: Burada herhangi bir zararınız veya karınız var mı?
Cevap: Hiç karımız veya zararımız yok.
Soru: Burada olmaktan memnun musunuz?
Cevap: Memnunuz, çok mutluyuz.
11-
Röportaj: Kenan Fotoğraf : İsa Çadırkent’te Yaşayan Bircan Akan
Soru: Deprem anında ne hissettiniz?
Cevap: Anlatılır gibi değildi.
Soru: Deprem anında neredeydiniz?
Cevap: Kuaförde
Soru: Ailenizde psikolojisi bozulan var mı?
Cevap: Yok
Soru: Depremde yakınlarınızı kaybettiniz mi?
Cevap: Hayır
Soru: Can ve mal kaybınız oldu mu?
Cevap: Hayır
Soru: Göç etmek gibi bir niyetiniz var mı?
Cevap: Hayır
Soru: Aileniz kaç kişiden oluşuyor?
Cevap: Yedi
İsa ve Kenan: Kreş Çalışanı Gülderen Varlı
Soru: İşinizden memnun musunuz?
Cevap: Evet
Soru: Çocuklara hangi etkinlikleri yaptırıyorsunuz?
Cevap: Oyun, resim, şarkı
Soru: Buraya fazla çocuk geliyor mu?
Cevap: Geliyor.
Soru: Çocuklarla sıkıntınız var mı?
Cevap: Yok.
Soru: Çocuklar en çok neye gülüyor?
Cevap: Çocuklar şarkı söylerken gülüyor.
13-
İsa ve Kenan: Polis Memuru Salim Yılmaz
Soru: Neden sadece çadır kartı olanları içeri alıyorsunuz?
Cevap: İnsanların güvenliği için
Soru: Burada olmaktan mutlu musunuz?
Cevap: Evet
Soru: İşinizde zorlanıyor musunuz?
Cevap: Evet
Soru: Aileniz var mı, bekar mısınız?
Cevap: Ailem var, evliyim.
14-
Sude ve Tuğçe: Çadırkent’te Yaşayan Nurettin Büyükdağ
Evli, beş çocuklu. Çocuklarını eğitim için İzmir’e
göndermiş. Bir hafta oldu gideli, sorun oluyor, temelli kardeşine göndermiş.
Kardeşi evli Erciş’te oturuyor. Evi dört katlı, ikinci katında oturuyor.
Camıkebir Mahallesi Büyükdağ Apatmanı enkaz durumunda enkazı iki gün önce
kaldırıldı. Küçük çocuk üç yaşında. Çocuklarımı özledim. Can kaybı yok, mal
kaybı çok. Kendimizi evin balkonundan attık -yaralanmışlar-. Hepimiz
mutfaktaydık.
15-
Sude ve Tuğçe: 74 No’lu çadırda yaşayan Neşe Bilal
Evimiz sekiz katlı, altıncı katta oturuyorduk. Evimizde
hasar var, ağır bir mal kaybı yok, eşyalarımızı sabitlememiştik. Göç etmek
istiyorum ama eşimin tayin durumu yok, o yüzden gitmek olmuyor. Dört çocuğum var, 20, 18, 10 ve 7 yaşlarında,
çocuklar için zor oluyor.
16-
Sude ve Tuğçe: 111 No’lu çadırda kalan Neriman Bilen
Vanlıyım, Erciş’te oturuyorum. 18, 15 ve 9 yaşlarında üç
çocuğum var. Evimiz üç katlı, üçüncü katta oturuyorduk. Evimizde hasar var,
eşyalarımızı sabitlememiştik fakat can kaybı yok. Göç etmek istiyorum ama
eşimin tayin durumu yok, o yüzden gitmek olmuyor. Çocuklar için zor oluyor.
17-
Sude ve Tuğçe: Doktor Semra Rumaş
Soru: Ne tür hastalar geliyor?
Cevap: İshal, bademcik iltihaplanması, grip ve nezle olan
hastalar geliyor.
Soru: İşinizde zorlanıyor musunuz?
Cevap: Yooo, iyi rahat
Sude ve Tuğçe: UMKE koordinatörü Ufuk Dinç
Soru: Eviniz kaç katlı?
Cevap: Evim on katlı.
Soru: Eviniz depreme dayanıklı mı?
Cevap: Evimin depreme dayanıklı olduğunu düşünüyorum.
Soru: Eşyalarınızı sabitlediniz mi?
Cevap: Evim sağlam olabilir ama eşyalarımı sabitlemedim.
Sude ve Tuğçe: UMKE görevlisi Mustafa Oğul
Soru: Eviniz kaç katlı?
Cevap: Evim beş katlı.
Soru: Eviniz depreme dayanıklı mı?
Cevap: Çok dayanıklı olduğunu düşünmüyorum.
Soru: Eşyalarınızı sabitlediniz mi?
Cevap: Hayır, sabitlemedim.
Sude ve Tuğçe: Sosyal hizmet uzmanı Mehmet Kaya
Soru: Acil bir durumda neler yapıorsunuz?
Cevap: Acil durumlarda form doldurup kriz masasına
gönderiyorum.
Soru: Eviniz kaç katlı?
Cevap: İki katlı.
Soru: Eviniz depreme dayanıklı mı?
Cevap: Evet, evim depreme dayanıklı.
Soru: Eşyalarınızı sabitlediniz mi?
Cevap: Hayır, sabitlemedim.
21-
Sude ve Tuğçe: Samsung mobil araç gönüllüsü Alican
Gültekin
Soru: Eviniz kaç katlı?
Cevap: İki katlı evim var, teras katında oturuyorum.
Soru: Eviniz depreme dayanıklı mı?
Cevap: Depreme dayanıklı.
Soru: Eşyalarınızı sabitlediniz mi?
Cevap: Eşyalarımı sabitledim.
22-
Evliyim, üç çocuğum var. Şoförlük yapıyorum. Evim müstakil.
Salihiye Mahallesi’nde oturuyorum. Evimde çatlaklar var, depremde can ve mal
kaybı var. Eşim iş nedeniyle Bursa’ya gitti. Çocuklara bakmak yönünden sorun
yaşıyorum ve gitmek istiyorum. Burada battaniye, kışlık giysi, kuru bakliyat
ihtiyacımız var. Çocukların eğitime ihtiyacı var. Evden bir eşya getiremiyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)